Bir dedektifin geçmişin acılarına rağmen yeniden görev başına dönmesini konu alan bu hikaye, karanlık ve gerilim dolu bir atmosfere sahip. Yetenekli ancak hayattan kopmuş bir dedektif, karısının vahşi bir cinayete kurban gitmesinin ardından derin bir umutsuzluğa düşer. Bu trajik kayıp, onu hem mesleki hem de kişisel olarak tüketir, sonunda dedektiflikten istifa ederek kendini toplumdan izole eder.

Ancak, şehri dehşete düşüren bir dizi vahşi cinayet, onu yeniden merkeze çeker. Seri cinayetlerin ardındaki fail, dedektife açıkça meydan okumakta ve cinayet mahallerinde bıraktığı mesajlarla ona hitap etmektedir. Bu mesajlar, dedektifin karısının ölümüyle bağlantılı olabilecek ipuçları içerir. Polis gücü, dedektifin bu davada oynayabileceği eşsiz rolü fark ederek onu istemese de geri çağırır.

Dedektif, eski meslektaşlarının desteğiyle olaya dahil olurken, katilin sıradan biri olmadığını fark eder. Seri katilin fiziksel ve zihinsel yetenekleri insan sınırlarını aşmaktadır; adeta doğaüstü bir varlık gibi hareket etmekte, kurbanlarını ulaşılmaz yerlerde öldürmekte ve hiçbir iz bırakmamaktadır. Dedektif, cinayetlerin arkasındaki bu "insanüstü" varlığın kimliğini ve motivasyonunu çözmeye çalışırken kendi akıl sağlığıyla da mücadele eder.

Soruşturma derinleştikçe, dedektif katilin aslında kendisiyle kişisel bir hesaplaşma içinde olduğunu keşfeder. Katil, dedektifin karısının ölümüne ilişkin acı veren sorulara ışık tutabilecek bilgilerle onu bir oyuna sürüklemektedir. Ancak bu oyun, dedektifin fiziksel sınırlarını zorladığı kadar, zihinsel ve duygusal direncini de test eder.