Edward, oyunculuk kariyerinde büyük bir sıçrama yapmayı hayal eden, ancak yüzündeki şekil bozukluğu nedeniyle sürekli engellenen bir adamdır. Hayallerini süsleyen büyük rolü alabilmek için cesur bir adım atarak kapsamlı ve deneysel bir yüz ameliyatı geçirmeye karar verir. Ameliyat, yüzündeki şekil bozukluğunu neredeyse tamamen ortadan kaldırır, ancak bu değişiklik, kısa sürede hayatını kâbusa çevirir.

Yeni suratıyla beklediği başarıyı elde etmek yerine, içine düştüğü kimlik bunalımı ve toplumsal beklentilerin baskısı altında kalır. En büyük hayali olan rolü kaybeder ve bu kaybı telafi etmek için takıntılı bir şekilde geçmişine, eski hayatını konu alan bir tiyatro oyununda kendisini canlandıran oyuncuya takıntı geliştirir. Bu obsesyon, onu giderek daha fazla deliliğe sürükler.

Toplumsal ve kişisel hırslar üzerine kurulu, gotik, felsefi ve gerçeküstü bir hikâye sunan bu film, Edward’ın içsel çatışmalarını ve kimlik arayışını derinlemesine işler. Kendimizi nasıl gördüğümüz ve başkalarının bize nasıl baktığına dair karanlık ve tuhaf bir bakış açısı sunarken, mizahi bir dokunuş da kaybolmaz. Film, prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yaptıktan sonra, başrol oyuncusu Sebastian Stan’in Berlin Film Festivali'nde ödül kazanarak Altın Ayı için yarıştığı bir yapım olarak dikkat çeker. Bu film, hem psikolojik gerilim hem de toplumsal eleştiri barındıran bir başyapıt olarak sinema dünyasında kendine sağlam bir yer edinmiştir.