Savaş gazisi olarak Boston’a dönen ve PTSD (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) ile mücadele eden Jack, yeni bir hayata uyum sağlamaya çalışırken, genç kız kardeşi Emily’nin desteğiyle hayata tutunmaktadır. Bir gün, sıradan bir gezinti sırasında, ikili kendilerini şehrin simgelerinden biri olan Tobin Memorial Köprüsü’nde bulur. Ancak bu sıradan gün, eski askeri devrimcilerden oluşan ağır silahlı ve iyi eğitimli bir grubun köprüyü ele geçirmesiyle kabusa dönüşür.

Grubun lideri, geçmişte Jack’in biriminde görev yapmış, idealleri ve hayal kırıklıklarıyla şekillenmiş acımasız bir adamdır. Bu lider, köprüdeki herkesi rehin alarak hükûmete karşı tehditler savurur ve eski savaş suçlarını ifşa etmeyi hedefler. Jack, bir yandan travmatik anılarıyla boğuşurken, bir yandan da kız kardeşini ve diğer masumları kurtarmak için harekete geçmek zorunda kalır.

Gergin saatler boyunca, Jack’in askeri becerileri ve keskin zekası ile hem kendi şeytanlarıyla hem de geçmişinden gelen tanıdık düşmanıyla yüzleşmesi gerekir. Kız kardeşi Emily ise Jack’in en büyük gücü ve en savunmasız noktası olur; bu durum, hem Jack’in hayatta kalma gücünü artırır hem de görevini daha karmaşık hale getirir.

Zaman daralırken ve gerilim tırmanırken, Jack bir yandan teröristlerin planlarını boşa çıkarmaya çalışırken, bir yandan da savaşın gölgesini aşarak hayatının en zorlu sınavını vermelidir.