60 yaşındaki Rosa, Marsilya'da yaşayan, hayatını ailesine ve politikaya adamış güçlü bir kadındır. Fransız Sosyalist Partisi'nin birliğini sağlamakla görevli olarak, partinin sorunlarıyla mücadele ederken aynı zamanda ailesinin ihtiyaçlarına da duyarlı bir şekilde yaklaşmaktadır. Etrafındakiler, onun sarsılmaz bir iradeye sahip olduğunu düşünür; ancak Rosa'nın içsel çatışmaları ve fedakarlıkları, onun yaşamını karmaşık bir hale getirmektedir.

Rosa'nın hayatı, genç ve karizmatik bir aktivist olan Henri'ye aşık olduğunda altüst olur. Henri, Rosa'nın siyasi ideallerine ve yaşam felsefesine zıt bir dünya görüşüne sahiptir; bu durum, Rosa'nın her zamanki sabit duruşunu sorgulamasına neden olur. Aşkı, ona hayatının çeşitli yönlerini gözden geçirme fırsatı sunarken, aynı zamanda parti içindeki konumunu da tehdit eder.

Rosa, Henri ile olan ilişkisini sürdürüp sürdürmemekte kararsızdır. Aşkın getirdiği mutluluğun yanında, politik yükümlülükleri ve ailesine olan bağlılığı arasında kalmıştır. Bu durum, onu zor bir seçim yapmaya zorlar: Aşkı mı yoksa siyasi ideallerini ve ailesini mi seçecektir?

"Rosa'nın Seçimi", Rosa'nın içsel çatışmalarını, aşkın ve siyasetin birbirini nasıl etkilediğini gözler önüne sererken, izleyicilere duygusal bir yolculuk sunuyor. Aşkın karmaşası ve politik sorumluluklar arasındaki dengeyi bulma çabası, Rosa’nın karakterinin derinliğini ve gelişimini keşfetmemizi sağlıyor. Rosa, hayatında gerçekten neyin önemli olduğunu anlamaya çalışırken, bu süreçte kendini yeniden keşfedecektir.