16 yaşındaki Hazel üç yıldır tiroid kanseriyle mücadele etmektedir ve kanser akciğerlerine de sıçradığı için yanında bir oksijen tüpüyle dolaşmaktadır. Bir gün, kanserli hastalar için oluşturulan destek grubunun bir terapi seansında Augustus isimli bir gençle tanışır. Augustus da beyin tümörüyle savaşmış ve bu süreçte bir bacağını kaybetmiştir. İkilinin birbirlerini tanıdıkça aralarında derin bir bağ oluşur ve zamanla birbirlerine aşık olurlar.

Ancak, hayatlarındaki zorluklar bununla da bitmez. Akciğer tedavisi için hastaneye yatırılan Hazel'ın yanından bir an dahi ayrılmayan Augustus, sevgilisinin en büyük hayallerinden birini gerçekleştirmek için ona destek olmaya karar verir. Planlarına göre Amsterdam'a gitmeye ve Hazel'ın en sevdiği yazar olan Peter Van Houten'i bulmaya çalışacaklardır. Bu yolculuk, onların birlikte yaşadıkları zorlukları, sevinçleri ve aşklarını derinleştirirken, aynı zamanda hayatın anlamını sorgulamalarına ve gerçek birer kahraman olmalarına neden olur.