Tevfik Gürol, kariyerinde sürekli tökezleyen bir yönetmendir. Ne kadar hırslı ve hayalperest olsa da, kayınçosu Kuntiz ile yaptığı her iş tam bir fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Borç batağına saplanmış, tefecilere olan borçları bir yandan, sektördeki başarısızlık damgası diğer yandan onu iyice köşeye sıkıştırmıştır. Tam umutsuzluğun zirvesindeyken, ünlü yapımcı Taner Dişli’nin çektiği biyografi filmlerinin büyük paralar kazandırdığını fark eder. Bu parlak fikri kendi şansı olarak gören Tevfik, hemen bir ünlünün biyografisini çekmeye karar verir. Ancak ortada bir sorun vardır: Tanıdığı hiçbir ünlü kalmamıştır.

Zor durumdaki Tevfik’in aklına, bir zamanlar türküleriyle ün yapmış ama uzun zamandır kimsenin hatırlamadığı Mahmut Tuncer gelir. Tuncer yaşıyordur, ancak şöhreti yıllar önce sönmüştür. Tevfik, bu durumun bir dezavantaj değil, tam tersine bir fırsat olduğunu düşünerek Tuncer’in biyografisini çekeceği iddiasıyla herkese büyük bir proje duyurur. Ancak Mahmut Tuncer, bu projeyi kabul etmek için ilginç koşullar öne sürer. Tevfik ve Kuntiz, onun renkli kişiliği ve bir dizi absürt talebiyle uğraşırken, işler gittikçe karmaşıklaşır.

Film çekimleri sırasında beklenmedik komik olaylar yaşanır. Mahmut Tuncer, kameralar önünde eski şöhret günlerini yeniden yaşamak isterken, Tevfik bu kaosu nasıl yöneteceğini bilemez. Set çalışanlarının aksilikleri, Tuncer’in tuhaf istekleri ve Kuntiz’in yersiz müdahaleleriyle işler kontrolden çıkar. Ancak bu kaotik süreçte, Tuncer’in samimi kişiliği ve hikayesi beklenmedik bir şekilde halkın ilgisini çeker.

Tevfik’in umutsuz bir borç ödeme girişimi olarak başlayan proje, herkes için hayatlarını değiştiren bir yolculuğa dönüşür. Peki bu biyografi filmi gerçekten bir hit olacak mıdır, yoksa Tevfik’in kariyerindeki en büyük batışı mı yaşanacaktır? Bu komik ve samimi hikâye, şöhretin geçiciliği, hayallerin peşinden koşma cesareti ve insanın kendini yeniden keşfetme yolculuğunu gözler önüne seriyor.