60 yaşındaki Faruk, emekliliğine rağmen çalışmaya devam eden bir taksi şoförüdür. On yıl önce eşini kaybetmiş olmanın getirdiği yalnızlıkla başa çıkmaya çalışsa da, yaşamı artık tekdüze bir hal almış, birbirinin aynı günler peş peşe sıralanmıştır. Günlerinin monotonluğunu kıran tek bir şey vardır: İngilizce öğrenme tutkusu. Faruk, yeni bir dil öğrenmeye olan merakıyla çevresindeki insanlardan farklı bir yola sapmıştır. Ancak bu tutku, bazen çevresindeki insanlar tarafından alay konusu yapılırken, bazen de takdir edilmesine neden olur.

Faruk, dışarıdan gelen eleştirilere ve övgülere kulaklarını tıkamış, tamamen kendini bu zorlu hedefe adamıştır. Bu süreçte karşılaştığı insanlar, onun dünyasında yeni kapılar açarken, yaşadığı olaylar da hayatına renk katmaya başlar. Her yeni kelime, her yeni cümle yapısı, onun için sadece bir dil öğrenmenin ötesinde bir anlam taşır. Faruk, İngilizce’nin sunduğu kültürel zenginlikle tanıştıkça, hayatının nasıl değiştiğini fark eder. Basit bir dil öğrenme süreci, onun için bir yeniden doğuşa, dünyaya farklı bir pencereden bakmaya dönüşür.

Faruk’un bu yolculuğu, hem kendisiyle hem de etrafındaki dünya ile yeniden bağ kurmasını sağlar. Her yeni gün, onun için yeni bir maceraya dönüşür, ve bu macera, geçmişin hüzünlerini geride bırakıp yeni umutlar ve fırsatlarla dolu bir geleceğe doğru ilerlemesini sağlar. Faruk’un hikayesi, hayallerin peşinden gitmenin ve hayatı her yaşta yeniden keşfetmenin mümkün olduğunu gösteren ilham verici bir öyküdür.