Zengin olma hırsıyla yanıp tutuşan, hayatında büyük bir çıkış arayan genç bir adam, hayallerine ulaşmak için sıradan yöntemlerle yetinmeyi reddeder. Onun bu gözü kara azmi, hayatı boyunca kolay yoldan kazanç sağlamayı ilke edinmiş, zeki ama tehlikeli bir üçkâğıtçı olan çocukluk arkadaşıyla yollarını kesiştirir. Berlin'in hızla değişen ve büyüyen emlak piyasasında büyük fırsatlar olduğunu fark eden ikili, kısa sürede bu dünyada söz sahibi olabileceklerini düşünür.

Sahte belgeler, hayali kiracılar, manipüle edilmiş satışlar ve kurnaz dolandırıcılıklarla dolu bu çılgın serüvende her geçen gün servetlerine servet katarlar. Gittikçe büyüyen işleriyle medya ve yatırımcıların dikkatini çeker, gece hayatının gözde figürleri hâline gelir, lüks içinde yaşamaya başlarlar. Ancak elde ettikleri bu zenginlik, sağlam temellere değil; aldatmaca ve yalanlara dayanmaktadır.

Bir yandan Berlin’in estetik mimarisi, tarihi binaları ve farklı kültürleriyle yoğrulmuş mahalleleri içinde karmaşık bir oyun kurarken, diğer yandan aralarındaki arkadaşlık bağı da gitgide sınanır. Güç ve para, zamanla ikilinin birbirine olan güvenini zedelemeye başlar. Polis soruşturmaları, aldatılan yatırımcılar ve açgözlü ortaklar işin içine girdiğinde, ikilinin yükselişi yerini yavaş yavaş kaçınılmaz bir çöküşe bırakır.

Bu hikâye, yalnızca zenginlik uğruna neleri feda edebileceğimizi değil, aynı zamanda başarı sandığımız şeyin ardında nasıl bir boşluk ve tehlike barınabileceğini de çarpıcı bir şekilde gözler önüne serer. Berlin’in parlak yüzeyinin altında yatan kaotik emlak dünyasında, gerçek bedelin para değil; dostluk, dürüstlük ve en nihayetinde kendilik olduğunu fark ederler.