Eylül, hayatında her şeyin yolunda olduğunu düşünen, güzel ve neşeli bir kadındır. Başarılı bir kariyeri, sevgi dolu bir ailesi ve geniş bir arkadaş çevresi vardır. Ancak bir gün geçirdiği talihsiz bir olay sonrası, hayatının son bir ayını tamamen unuttuğunu fark eder. Ailesi ve arkadaşları ona her şeyin normal olduğunu, unuttuğu bu zaman diliminde önemli bir şey yaşanmadığını söyleseler de, Eylül içten içe bir şeylerin yolunda gitmediğini hisseder. Hafızasındaki boşluk giderek daha rahatsız edici bir hal alır ve bu durumu çözmek için harekete geçer.

İçindeki huzursuzluk ve belirsizlik, Eylül’ü kayıp bir ayın izini sürmeye iter. Araştırmaları onu Bozcaada’ya götürür, çünkü orada bir şeylerin saklı olduğunu hisseder. Bu adaya vardığında, daha önce hiç karşılaşmadığı, oldukça derbeder ve gizemli bir adamın ona seslendiğini duyar: "Eylül. Beni hatırlamıyor musun? Sen burada, bu adada bana aşık oldun."

Bu beklenmedik karşılaşma Eylül'ün dünyasını alt üst eder. Eylül, bir yandan hafızasını geri kazanmaya ve bu gizemli adamın kim olduğunu öğrenmeye çalışırken, diğer yandan ailesi ve arkadaşlarının neden bu olayı ondan sakladığını anlamaya çalışır. Ada, sadece kaybettiği anıların değil, aynı zamanda hiç bilmediği duyguların ve gerçeklerin de kilidini açacaktır. Eylül, Bozcaada'nın rüzgarları arasında hem kendi kalbini hem de unuttuğu geçmişi yeniden keşfetmeye başlayacaktır.