Quawntay “Bosco” Adams’ın gerçek hayat hikayesinden esinlenen bu film, onun bir federal yüksek güvenlikli cezaevinden dramatik kaçışını anlatıyor. Adams, sadece marijuana bulundurma girişiminden dolayı 35 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır ve cezaevinde yalnızca 24 saatlik gözetim altında, tek başına hücrede tutulmaktadır. Dış dünya ile olan tek bağlantısı, yalnızca yazışmalarla sınırlıdır ve bu yazışmalarından biri, yaşlı bir kadınla tanışmasına yol açar. Bu kadın, yalnız kalmış bir insan olarak, adeta bir yalnız kalp ilanı ile Adams’a ulaşmış ve ikili arasında beklenmedik bir ilişki gelişmiştir. Görünüşte masum ve sıradan bir iletişim gibi başlayan bu bağ, aslında Adams’ın cezaevinden kaçmasına yardımcı olacak cesur bir planın temellerini atar.

Kadın, gizlice Adams’ın kaçış planını organize eder. Hem kaynakları hem de zekâsı ile ona bu kaçışta rehberlik eder, cezaevinin sıkı güvenlik önlemlerini aşabilmesi için yardımcı olur. Adams, kadınla olan bu gizli ittifakla birlikte, cezaevinin devasa duvarlarını aşmayı ve özgürlüğüne kavuşmayı hedefler. Kaçış planı, zeka ve cesaret gerektiren bir dizi tehlikeli adımı içerirken, her an yakalanma riskiyle karşı karşıya gelirler.

Fakat Adams’ın kaçışı sadece fiziksel değil, psikolojik bir sınav da olacaktır. Kendisiyle ve içsel çatışmalarıyla yüzleşmek zorunda kalırken, aralarındaki bu beklenmedik dostluk da onun hayatta kalma mücadelesinde bir dönüm noktası yaratır. Hem hapishane görevlileri hem de yasal otoriteler onları aramaya başlar. Adams, sistemin tüm engellerini aşarak, kaçışını gerçekleştirip özgürlüğünü kazanmayı amaçlarken, ona yardım eden kadının da hayatı tehlikeye girer.

Bu hikaye, adaletin, dostluğun ve özgürlüğün değerini sorgulayan, gerilim dolu bir kaçış hikayesi sunar.