Karayip göçmeni bir ailenin oğulları olan Francis ve Michael, Toronto’nun erken dönem hip-hop sahnesinin ritmi eşliğinde, erkeklik, kimlik ve aile kavramlarıyla yüzleşir. Müzik ve kültürün hayatlarını şekillendirdiği bu dünyada, iki kardeş arasındaki bağ hem güçlenir hem de sınanır. Ancak, aralarındaki ilişki ve hayatları, gittikçe yükselen tansiyonlarla yön değiştiren bir gizemin merkezine sürüklenir.

Francis, kendine güvenen ve karizmatik bir kişilik olarak toplumda iz bırakmaya çalışırken, Michael daha içine kapanık, kendi iç dünyasında huzur bulmaya çalışan bir gençtir. Bu farklılıklar, kardeşlerin birbirini anlamasını zorlaştırırken, ailelerinden miras aldıkları kültürel değerler arasında sıkışıp kalmalarına neden olur. Toronto’nun büyüyen hip-hop sahnesi onlara hem bir kaçış noktası hem de aidiyet hissi sunar. Ancak bu umut dolu dünyanın altında, kıskançlık, baskı ve hayal kırıklığı gibi duygular birikmektedir.

Bir gün, beklenmedik bir olay, iki kardeşin hayatını geri dönülmez şekilde değiştirir. Suç, ihanet ve kayıplarla dolu bir zincirleme olaylar dizisi, onları kendi geçmişleriyle ve birbirleriyle yüzleşmeye zorlar. Giderek artan bu gerilim, kardeşlerin sadece birbirleriyle değil, aynı zamanda toplumun üzerlerine yüklediği kimlik ve erkeklik tanımlarıyla da mücadele etmelerini gerektirir.

Bu hikaye, Toronto’nun hareketli müzik sahnesiyle birlikte, bir ailenin ayakta kalma mücadelesini, kardeşlik bağlarının gücünü ve bireyin kendi kimliğini bulma çabasını derinlemesine işler. Francis ve Michael, hayatlarını sonsuza dek değiştirecek kararlar alırken, izleyiciye güçlü bir duygusal yolculuk sunar.