Tüyler ürpertici Çığlık serisinin dördüncü filmi, orijinal yıldız kadrosunu bir araya getirerek izleyicileri yeniden Woodsboro’nun karanlık ve tehlikeli atmosferine götürüyor. On yıl süren sessizlik, Sidney Prescott’un yeni hayatıyla geride bıraktığını düşündüğü korkularını yeniden canlandırmak üzere bozuluyor. Artık bir kişisel gelişim kitabı yazarı olan Sidney, kitabının tanıtım turunun son durağı olarak doğduğu kasaba Woodsboro’ya geri döner. Bu dönüş, eski dostları Şerif Dewey ve Gale ile yeniden buluşmasının yanı sıra, kuzeni Jill ve Halası Kate ile de bağlantılarını tazelemesine vesile olur.

Ancak Sidney’in bu beklenmedik dönüşü, Woodsboro için uzun süredir gömülü olan karanlık bir gölgenin yeniden ortaya çıkışını tetikler. Maskeli katil Ghostface, kasabaya geri döner ve bu kez yalnızca Sidney’i değil, Gale ve Dewey’i, Jill ve arkadaşlarını, hatta tüm Woodsboro halkını hedef alır. Ghostface’in dehşet verici planları, hem Sidney’in hem de kasabadaki herkesin hayatını kabusa çevirmek üzeredir.

Klasik korku filmlerinin ötesine geçen bu hikaye, bir kez daha geçmişin izleriyle ve yeni nesil kurbanlarla iç içe geçmiş bir gerilim sunuyor. Sidney, eski dostlarıyla birlikte hayatta kalmak ve Ghostface’in oyununu durdurmak için zekasını ve cesaretini sınamak zorunda kalır. Jill ve arkadaşları ise bu ölümcül oyunda beklenmedik bir şekilde kendilerini olayların merkezinde bulurlar. Bu kez yalnızca hayatta kalmak değil, aynı zamanda Ghostface’in ardındaki kimliği çözmek de Sidney ve ekibinin omuzlarına yüklenmiştir.

Usta yönetmen Wes Craven, izleyiciyi adeta bir gerilim labirentine sürüklerken, kanlı ve tüyler ürpertici bir yolculuk sunuyor. On yılın ardından tekrar bir araya gelen yıldız kadro, geçmişle bugünü bir araya getiren hikayede hem nostalji hem de yenilik dolu bir deneyim yaşatıyor. Ghostface’in geri dönüşü, Sidney ve Woodsboro için sonun mu başlangıcın mı habercisi olacaktır? Bu sorunun cevabı, hem izleyiciyi hem de karakterleri dehşet dolu bir finale götürecektir.