19.yüzyılda, Batı Afrika krallığı Dahomey’e ait binlerce kraliyet eseri, Fransız kolonistleri tarafından toplanmak ve Paris’te sergilenmek üzere alındı. Yüzyıllar sonra, bu eserlerin yalnızca küçük bir kısmı, günümüz Benin topraklarına geri dönebildi. Bu dramatik belgesel, iade edilen 26 eserin hikayesini, kültürel sanat tarihçileri, zorlu mücadeleler veren üniversite öğrencileri ve bizzat iade edilen heykellerden biri aracılığıyla anlatıyor.
Görkemli saraylarda yer alırken sömürgecilik tarafından yağmalanan bu eserler, sadece fiziksel objeler değil, aynı zamanda Dahomey halkının kimliği, ruhu ve tarihinin birer yansımasıdır. Belgesel, eserlerin Paris’teki sergilerde yabancı gözlere sunulmasından, Benin halkının yıllar süren mücadelelerle onların geri dönüşünü sağlamasına kadar geçen süreci detaylı bir şekilde ele alır. Bu yolculuk, kültürel mirasın anlamını, sömürgeciliğin bıraktığı derin izleri ve bir halkın geçmişine olan sahip çıkma çabasını gözler önüne seriyor.

Hikaye, yalnızca tarihçiler ve aktivistlerin değil, eserlerden birinin—bir kraliyet heykelinin—kendi ağzından da aktarılıyor. Heykel, köklü bir medeniyetin simgesi olarak saraydan müze vitrinlerine uzanan yolculuğunu ve kendi topraklarına dönüşünün getirdiği anlamı dokunaklı bir şekilde anlatıyor. Sanat, hafıza ve aidiyetin iç içe geçtiği bu belgesel, izleyiciyi, kültürel mirasın gerçek sahiplerine geri verilmesinin neden bu kadar önemli olduğunu sorgulamaya davet ediyor.