Genç bir kız olan Darlin, bir gün vahşi ve yaralı bir halde bulunarak bir Katolik hastanesine getirilir. Hastane personeli, Darlin'in iletişim kuramaması ve alışılmadık davranışları karşısında şaşkınlık yaşar. Piskopos ve ona bağlı itaatkâr rahibeler, Darlin'i rehabilite etmek ve topluma kazandırmak amacıyla yönettikleri bir bakım evine yerleştirirler.

Bakım evinde, Darlin'e dini eğitim ve toplumsal normlar öğretilmeye çalışılır. Rahibeler, onun içindeki vahşiliği törpüleyerek sakin ve uyumlu bir genç kız olmasını hedeflerler. Ancak Darlin'in derinlerde sakladığı karanlık bir sırrı vardır. Onu büyüten ve vahşi doğada hayatta kalmayı öğreten gizemli bir kadın, Darlin'in ruhunun derinliklerinde etkisini sürdürmektedir.

Bu vahşi kadın, Darlin'in peşini bırakmaya niyetli değildir ve onu geri almak için her şeyi göze alır. Yoluna çıkan herkesi engel olarak gören bu kadın, Darlin'i tekrar kendi dünyasına çekmeye kararlıdır. Darlin ise bir yandan yeni hayatına uyum sağlamaya çalışırken, diğer yandan geçmişinin gölgelerinden kurtulmak için içsel bir mücadele verir.

Bakım evindeki süreç ilerledikçe, Darlin'in içindeki çatışma daha da derinleşir. Rahibeler ve piskopos, onun davranışlarındaki tuhaflıkların farkına varır ve gerçek kimliğini çözmeye çalışırlar. Darlin'in geçmişi ve onu büyüten kadının etkisi, hem kendi hayatını hem de etrafındakilerin hayatını tehlikeye atmaya başlar.

Hikâye, Darlin'in kimlik arayışı ve içsel çatışmaları etrafında şekillenirken, insan doğasının vahşi ve medeni yönleri arasındaki ince çizgiyi keşfeder. Darlin'in kendi kaderini belirleme çabası, izleyicilere gerilim dolu ve duygusal bir yolculuk sunar. Onu sevenler ve onu avlamak isteyenler arasındaki bu mücadele, hayatının en önemli kararını vermesine yol açacaktır.