Kehanetin Kehaneti olarak bilinen lanetli bir kehanet, dünyanın dört bir yanında korku ve paniğe neden olur. Kehanete göre, 6.6.2016 tarihinde doğacak olan bir bebek, kötülükleri ve felaketleri beraberinde getirecek ve dünya üzerinde kaosun hüküm sürdüğü karanlık bir çağın başlangıcını işaret edecektir.

Duygu, bu karanlık kehanetin merkezindeki talihsiz bir annedir. Hamileliği boyunca kâbuslarla dolu geceler geçirmiş, kehanetin kendisi ve doğacak çocuğu üzerindeki etkisini hissetmeye başlamıştır. Bebeğin doğum tarihi yaklaştıkça, Duygu’nun ruh hali giderek kötüleşir ve gerçeklikle bağlarını kaybetmeye başlar.

Bebeğin doğduğu gün, 6 Haziran 2016, kehanetin tüm unsurlarıyla yerine geldiği bir tarih olarak hafızalara kazınır. Bebeğin doğumuyla birlikte, Duygu’nun aklındaki karanlık gölgeler daha da derinleşir. Çocuğunun tüm dünyaya kötülük getireceği fikri, onun üzerinde dayanılmaz bir yük oluşturur. Etrafındakiler onun ruhsal çöküşünü anlamaya çalışsalar da, Duygu’nun zihnindeki karanlık fısıltılar giderek daha yüksek sesle yankılanır.

Bir gece, bu korkunç yükü daha fazla taşıyamayan Duygu, kendisini evinin karanlık bir köşesine kapatır. Yaşadığı çaresizlik ve suçluluk duygusu, onu en acı verici kararı almaya iter. Duygu, kendini bu acımasız kehanetten kurtarmanın tek yolunun ölüm olduğuna inanarak, hayatına son verir.

Ancak Duygu’nun intiharı, kehanetin etkilerini sona erdirmek yerine daha da güçlendirmiştir. Bebeğin doğumu, tüm dünyayı etkileyen bir dizi felaketin ve gizemli olayın başlangıcı olarak kabul edilir. Şimdi, dünyada farklı yerlerde, bu çocuğun varlığının getirdiği laneti durdurmak isteyenler ve onu kullanarak güç elde etmeyi amaçlayanlar arasında bir mücadele başlamıştır.

Ancak asıl soru şudur: Bu kehanet gerçekten doğrudan kötülüğü mü getirmiştir, yoksa insanlığın kendi korkuları ve saplantıları mı bu felaketleri yaratmaktadır?