5 kafadar arkadaş, heyecanla bekledikleri tatile çıkar ve ormanın derinliklerinde bir kulübe bulurlar. Başta her şey normal gibi görünür; göle girer, parti yapar ve eğlenirler. Ancak, zaman geçtikçe kulübede ters giden bir şeyler olduğunu fark etmeleri uzun sürmez.

İlk gece, kulübede garip sesler duymaya başlarlar. Kapılar kendi kendine açılır kapanır, ışıklar yanıp söner ve gölgeler sanki onları izliyormuş gibi hareket eder. Başlangıçta bu olayları birbirlerine şaka yapıldığını düşünerek önemsemezler. Ancak, gariplikler giderek artar ve daha korkutucu hale gelir.

Bir gece, içlerinden biri kulübenin bodrumuna açılan gizli bir kapı keşfeder. Meraklarına yenik düşerek aşağı inerler ve orada eski, tozlu kitaplar, tuhaf semboller ve eski ritüellere dair izler bulurlar. Bir günlük bulurlar ve okumaya başladıklarında, kulübenin karanlık geçmişi hakkında korkunç gerçeklerle yüzleşirler. Kulübenin, yıllar önce burada yaşayan bir aile tarafından gerçekleştirilen kara büyü ritüellerinin merkezi olduğunu öğrenirler.

Kitabı okudukça, istemeden de olsa eski bir laneti yeniden canlandırırlar. Artık sadece izlenmiyor, aynı zamanda bu lanetin hedefi haline gelmişlerdir. Arkadaşlar, hayatta kalmak ve laneti bozmak için mücadele ederken, birbirlerine güvenmek zorunda kalırlar.

Her biri, kulübenin karanlık güçlerine karşı kendi iç korkularıyla ve travmalarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Laneti bozmanın tek yolunun, ritüeli tersine çevirmek ve kulübenin derinliklerindeki gizemli bir varlığı yok etmek olduğunu anlarlar.

Zaman daralırken ve tehlike her an artarken, arkadaşlar birbirlerine olan bağlılıkları ve cesaretleri sayesinde laneti kırmayı başarırlar. Korkunç bir mücadeleden sonra, kulübe yok olur ve orman sessizliğe bürünür. Hayatta kalanlar, yaşadıkları dehşetin izlerini taşıyarak, daha güçlü ve daha bağlı bir şekilde evlerine dönerler.