15.yüzyılda geçen bu karanlık destanda, Prens Vladimir sevdiği kadının ölümünün ardından Tanrı’ya lanet eder ve sonsuz bir lanetle cezalandırılır: bir vampire dönüşür. Aşkının kaybı, onu ölümsüz bir yaratığa çevirirken, içindeki acı ve öfke yüzyıllar boyunca dinmez.

Yüzyıllar sonra, 19. yüzyıl Londra’sında, Vladimir geçmişin hayaletleriyle yüzleşmek üzere yeniden sahneye çıkar. Kalabalık sokaklarda, sisle örtülü akşamlarda onu bekleyen bir yüz görür — ölen eşine tıpatıp benzeyen bir kadın. Bu karşılaşma, onun için hem umut hem de yıkım anlamına gelir.

Tutkusu uğruna karanlığa teslim olmuş bu lanetli prens, sonsuz yaşamının en büyük sırrı ve lanetiyle yeniden yüzleşirken, kaderini değiştirme şansı mı elde edecek, yoksa aşk onu bir kez daha felakete mi sürükleyecek?

Gotik romantizm, trajedi ve vampir mitolojisini harmanlayan bu hikâye, aşkın ölümden daha güçlü olup olmadığını sorguluyor.