Başarılı bir gazeteci olan Tahir, idealist bir öğretmen olan Feride ve geçmişi belirsizliklerle dolu Nizam’ın yolları, gizemli bir davetiyeyle kesişir. Üzerinde eski zamanlardan kalma bir kartal amblemi bulunan siyah zarflar, üçüne de farklı zamanlarda ulaşır. Her bir zarfın içinde, yalnızca o kişiye ait olduğu kesin olan bir fotoğraf ve hiçbir harita ya da açıklama içermeyen bir adres yazılıdır. Daha da tuhaf olan, bu fotoğrafların; Tahir, Feride ve Nizam’ın yalnızca kendilerinin bildiği karanlık sırlarına dair göndermeler içermesidir.

Davetin kaynağı belirsizdir, ancak her biri bu çağrıyı reddedemeyecek kadar içgüdüsel bir çekim hisseder. Fotoğraflardaki detaylar, onları yıllardır sakladıkları anılarla yüzleşmeye zorlar. Birbirinden tamamen habersiz üç kişi, aynı gece aynı adreste karşı karşıya gelir. Ve burada onları karşılayan kişi, tarikatın yüzü olmayan temsilcisi olur.

Tarikat, her üyeye “karanlığıyla yüzleşmeyi” vaat ederken, gerçekte bu sırlarla onları kontrol eden, derinlemesine bir psikolojik oyun inşa etmiştir. Zamanla, her biri neden seçildiklerini, bu örgütün geçmişteki hayatlarına nasıl sızdığını ve en önemlisi, kendilerinden ne istendiğini sorgulamaya başlar. Dışarıdan görünenin ötesinde, tarikatın amacı sadece bir yüzleşme değil, onları birer araca dönüştürerek daha büyük bir planı devreye sokmaktır.

Tahir gerçeğin peşinde, Feride vicdanının izinde, Nizam ise geçmişinden kaçarken bir seçimle yüzleşir: ya hakikati ortaya çıkaracaklar, ya da kendilerine sunulan karanlık gücün bir parçası olacaklardır. Gerilim, gizem ve içsel çatışmalarla örülü bu hikâye, her sırrın bir bedeli olduğunu hatırlatıyor.