1915 yılında Ernest Shackleton’ın liderliğindeki Endurance adlı gemi, Antarktika keşif yolculuğu sırasında buzların arasında sıkışıp battığında, mürettebatı tarihin en inanılmaz hayatta kalma mücadelelerinden birine girişti. Geminin batışı, keşif tarihinin en dramatik olaylarından biri olarak hafızalara kazındı. Shackleton ve ekibi, bu dondurucu ve ıssız coğrafyada aylardır süren dayanıklılık ve cesaret dolu bir çabayla hayatta kalmayı başardı.

Aradan geçen yüzyılda, Endurance’ın enkazı bir efsane haline geldi ve birçok kişi bu kayıp geminin izini sürmek için çaba harcadı. Nihayet, modern teknoloji ve olağanüstü bir ekip çalışması sayesinde, kaşifler Endurance’ın buzların altındaki kalıntılarını keşfeder. Geminin neredeyse bozulmamış durumda olduğu görülür, bu da onun zamana meydan okuyan hikâyesine yeni bir boyut kazandırır.

Film, hem Shackleton ve mürettebatının zorlu hayatta kalma mücadelesini, hem de bu enkazın bulunmasıyla tarihin yeniden canlanmasını anlatır. O dönemin dehşet verici koşulları, Shackleton’ın liderlik yetenekleri ve mürettebatın birbirine olan bağlılığı detaylı bir şekilde gözler önüne serilir. Öte yandan, günümüz kaşiflerinin bilimsel ve teknolojik çabaları, tarihe olan saygının ve insanoğlunun keşfetme tutkusunun altını çizer.

Bu etkileyici hikâye, sadece bir hayatta kalma mücadelesi değil, aynı zamanda insan azminin, liderliğin ve tarihe duyulan hayranlığın unutulmaz bir belgesel-drama olarak izleyicilere sunuluyor.