Genç ve parlak bir banker olan Andy Dufresne, karısını ve onun sevgilisini öldürmekle suçlanarak ömür boyu hapis cezasına çarptırılır ve Shawshank Hapishanesi'nin kasvetli duvarları arasına gönderilir. Masumiyetini savunmasına rağmen, kendini suçlular, yozlaşmış gardiyanlar ve acımasız bir hapishane müdürünün gölgesinde bulur. Shawshank, Andy için sadece özgürlüğün değil, insanlığın da sınandığı bir yer haline gelir.

Hapishanede işkence, tecavüz ve dayak gibi dehşet verici koşullar hüküm sürmektedir. Ancak Andy, bu cehennemi andıran yerde bile umudunu kaybetmez. Onun yılmaz iradesi, sakin ve umut dolu yaklaşımı, diğer mahkûmlar üzerinde yavaş yavaş etkisini gösterir. Andy'nin hayata olan bağlılığı ve küçük bir kütüphane kurma çabası, Shawshank'ın karanlık atmosferinde bir ışık yakar.

Hapishanede yıllar geçtikçe Andy, "Red" lakabıyla tanınan Ellis Boyd Redding ile güçlü bir dostluk kurar. Red, hapishanedeki herkesin ihtiyacını karşılayan ve isteklerini temin eden bir tür arabulucudur. Başta Andy'nin naifliğini bir zaaf olarak gören Red, onun direncini ve zekasını gördükçe hayranlık duyar. İkilinin dostluğu, sadece birbirlerini değil, diğer mahkûmları da değiştirir.

Andy, zamanla muhasebe becerileri sayesinde hapishane müdürünün dikkatini çeker ve hapishanenin mali işlerini yönetmeye başlar. Ancak Andy’nin asıl planı çok daha derindir. Yıllarca sabırla ve büyük bir gizlilikle, Shawshank'ın acımasız duvarlarından özgürlüğe giden yolunu hazırlamaktadır. Onun bu çabası, sadece kendisi için değil, hapishanedeki diğer mahkûmlar için de özgürlüğün ve umudun sembolü olur.

Andy'nin hikâyesi, insan ruhunun dayanıklılığını ve umutla dolu bir yüreğin ne kadar güçlü olabileceğini anlatan, unutulmaz bir direniş destanına dönüşür. Shawshank'ın karanlık duvarları, Andy'nin özgürlük hayaliyle sarsılır ve umudun parmaklıklar ardında bile tükenmediğini kanıtlar.