"Lily Brooks-Dalton’un “Good Morning, Midnight” adlı kitabından uyarlanan film, kıyamet sonrası dünyanın sessizliğine ve insanlık mücadelesine dair derin bir öykü sunuyor. Film, tüm medeniyetin çöküşünden sonra, dünyanın en uç noktasında, Kuzey Kutbu'nun buzlu ve ıssız coğrafyasında geçiyor. Burada, yalnız bir bilim insanı olan Augustine, geçmişin kalıntıları arasında varlığını sürdürmeye çalışan umutsuz ama inatçı bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.

Augustine’in yalnızlığında, insanlıkla ilgili kalan tek umut ışığı, astronot Sully ve meslektaşlarıdır. Sully, evlerine geri dönmek ve hayatta kalan diğer insanlarla yeniden bir araya gelmek için mücadele verirken, Augustine de bu zorlu yolculuğa ortak olur. Film, bu iki farklı karakterin – biri kuzeyin soğuk ve sessiz dünyasında yaşayan bilgin, diğeri ise uzayın derinliklerinden geri dönen cesur bir kaşif – yollarının nasıl kesiştiğini ve birbirlerine nasıl destek olduklarını gözler önüne seriyor.

Ancak, dünyayı saran gizemli küresel felaket tehdidi, karakterlerin her adımını gölgelemektedir. Her şey, bilinmezliğin ve yıkımın eşiğinde dururken, Augustine, Sully ve diğerleri, evlerine dönme umuduyla zamana karşı yarışırlar. Bu mücadele, yalnızca fiziksel hayatta kalma çabalarını değil, aynı zamanda insan ruhunun dayanıklılığını, umudu ve birbirine bağlılık arzusunu da yansıtıyor.

Film, post-apokaliptik atmosferi, geniş, buzlarla kaplı manzaraları ve insanlık durumuna dair çarpıcı bir yorumuyla izleyiciyi içine çekerken, aynı zamanda modern çağın kaybolan medeniyetine dair hüzünlü bir ağıt da sunuyor. "Good Morning, Midnight", izleyicilere yalnızlığın, umudun ve kurtuluş arayışının soğuk gerçeklerini anlatırken, insan doğasının en karanlık anlarında bile bir ışık bulabileceğini hatırlatıyor.