Define avcılığına tutkulu iki kız kardeş, Hera ve Athena, Karayiplerin efsanevi korsanı Kara Sakal’ın hazinesini bulmak için tehlikeli bir yolculuğa atılırlar. Kardeşler, uzun yıllar boyunca denizciler ve maceraperestler tarafından iz sürülen, ama kimsenin bulamadığı bu hazinenin peşinde, birbirlerine güvenerek hem strateji hem de cesaretle ilerlerler. Ancak bu macera, beklediklerinden çok daha karmaşık bir hal alır.

Yolculukları sırasında, gölgelerde saklanan gizemli figürlerle karşılaşırlar. Zamanla fark ederler ki, Kara Sakal’ın hazinesi sadece altınlardan ibaret değildir; mistik güçlere sahip olduğu söylenen kadim bir kalıntıyı da içerir. Bu kalıntı, sadece zenginlik ve güç değil, aynı zamanda dünyanın dengelerini değiştirebilecek bir anahtar olabilir. Hazinenin izini sürerken, geçmişin derinliklerinden gelen bu lanetli kalıntılar ve onları koruyan tuhaf güçlerle yüzleşmek zorunda kalırlar.

Ancak Hera ve Athena yalnız değildir. Onların da peşinde olan, gözü kara ve acımasız rakipler vardır. Bu rakipler, tıpkı onlar gibi Kara Sakal’ın hazinesinin peşindedir ve hazineyi elde etmek için her türlü vahşiliği göze almışlardır. Kardeşler, hem bu ölümcül düşmanlarla başa çıkmak hem de mistik kalıntıların esrarını çözmek zorundadırlar. Yeteneklerine ve aralarındaki güçlü bağa dayanarak zorlu savaşlar verirler, ancak karşılarına çıkan düşmanlar, düşündüklerinden çok daha güçlü ve sinsidir.

Zekalarını, güçlerini ve cesaretlerini kullanarak, kara büyüyle korunmuş hazineleri açığa çıkarmak için bir yandan zekice oyunlar oynarlar, diğer yandan rakiplerini alt etmeye çalışırlar. Yolculuk, sadece hazineyi bulma arayışından öteye geçer ve iki kız kardeşi kendi geçmişleriyle, hayatta kalma içgüdüleriyle ve birbirlerine olan bağlılıklarıyla yüzleştirir.