Yirmili yaşlarında, hayalleriyle boğuşan genç bir senarist olan Cole, gösteri dünyasında iz bırakmak için çabalarken aşk, hayranlık ve hırsın iç içe geçtiği bir yolculuğa çıkar. Sevgilisiyle kurduğu ilişki, yalnızca duygusal bir bağ değil; aynı zamanda onun efsanevi babasıyla tanışmak ve sinema dünyasında bir kapı aralamak için bir fırsattır.

Ancak bu ilişki basit bir romantik hikâye olmaktan uzaktır. Cole, bir yandan senaristlik idolünün gölgesinde var olmaya çalışırken, diğer yandan yazmakta olduğu senaryo aracılığıyla hem kendini hem de etrafındaki gerçekliği sorgulamaya başlar. Gerçekle kurgu arasındaki sınırlar giderek bulanıklaşırken, Cole için her sahne hem bir yaratım süreci hem de kişisel bir yüzleşme haline gelir.

Gösterişli evlerin, kırılgan egoların ve büyüleyici bir yaratıcı dünyanın içinde Cole, hayal ettiği kariyeri mi, yoksa gerçekten ait olduğu hayatı mı seçeceğine karar vermek zorundadır.