Bir şehir, aniden akıllara durgunluk veren bir kargaşaya sürüklenir. İnsanlar, tanınmaz hâle gelmiş yüzleriyle birbirlerine saldırmakta, sanki bilinçleri dışında bir güç tarafından kontrol edilmektedirler. Kısa sürede anlaşılan tek şey vardır: Şehir, iblisî bir varlık tarafından ele geçirilmiştir ve kurbanlar tek tek onun hizmetkârlarına dönüşmektedir.

Bu kaosun ortasında, görevine bağlı ama ailesine daha da bağlı bir polis memuru, karısı ve küçük kızının güvenliğini sağlamak için şehirdeki kargaşadan kaçmaya çalışır. Ancak saklanmak artık bir seçenek değildir; çünkü kötülük onları her yerde bulmaktadır.

Çaresizlik içinde, yaşlı bir rahibin verdiği ipuçları sayesinde bu kitlesel lanetin kaynağına ulaşabilecek tek kişinin kendisi olduğunu anlar. Yıllar önce gömülen bir sır, şehir merkezinin altındaki eski bir yapıda tekrar uyanmış ve karanlığı serbest bırakmıştır.

Polis, hem ailesini kurtarmak hem de lanetin yayılmasını durdurmak için doğaüstü varlıklarla, kendi inançlarıyla ve geçmişin günahlarıyla yüzleşmek zorundadır. Çünkü bu savaşı kazanmak, sadece şeytani gücün kaynağını bulmakla değil, aynı zamanda kendi içindeki karanlığı da yenmekle mümkündür.