Film, Sadık adında bir adamın hikâyesi etrafında şekillenerek, gerçek anlamda iyi bir insan olmanın ne anlama geldiğini derinlemesine sorguluyor. Sadık, hayatını masumları korumaya ve adalet arayışına adamış bir adamdır. Ancak onun dünyası, insan kaçakçıları, suikastçılar ve acımasız suç örgütleriyle çevrilidir.

Zamanla, iyiliğin ve kötülüğün keskin sınırlarının aslında ne kadar bulanık olduğunu fark etmeye başlar. Vicdanı ile hayatta kalma içgüdüsü arasında sıkışıp kalırken, uğruna savaştığı adaletin gerçekten var olup olmadığını sorgulamaya başlar. Karşısına çıkan her yeni düşman, onu kendi içindeki karanlıkla yüzleşmeye zorlar. Sadık, doğru bildiği yolda ilerlerken, aslında neyin adalet, neyin intikam olduğunu ayırt etmekte giderek zorlanır.

Film, sadece bireysel bir adalet arayışını değil, aynı zamanda insan doğasının en derin çatışmalarından birini gözler önüne seriyor: Gerçek iyilik, kirlenmeden var olabilir mi?