Hayatını oğlu için adayan bekar bir anne, çocukların gözünde sıkıcı ve kuralcı bir ebeveyn olarak görülmekten bıkmıştır. Bu yüzden, oğlunun sabırsızlıkla beklediği ancak otobüs şoförünün ani iptali yüzünden tehlikeye giren kamp gezisini kurtarma fırsatını bir kahramanlık görevine çevirir. Şoförlük deneyimi olmamasına rağmen, kamp gezisinin iptal edilmesini önlemek ve oğlunun gözünde "havalı bir anne" statüsüne yükselmek için direksiyon başına geçmeye karar verir.

Yola çıkmadan önce aceleyle otobüs kullanmayı öğrenmeye çalışan anne, ilk başlarda birçok zorlukla karşılaşır. Araç kontrolü sırasında yaşanan ufak kazalar, otobüste unutulan eşyalar ve aşırı meraklı çocukların bitmek bilmeyen soruları işleri daha da karmaşık hale getirir. Üstüne üstlük, oğlunun arkadaş grubunda onu utandıracak durumlara düşmesi, anne-oğul ilişkisini sınamaya başlar. Ancak anne, bu geziyi sadece bir ulaşım görevi değil, aynı zamanda kendini kanıtlama ve oğluna ne kadar cesur ve eğlenceli bir insan olduğunu gösterme fırsatı olarak görür.

Yol boyunca yaşanan birbirinden komik olaylar, annesiyle sürekli çatışan oğlunun da annesini yeni bir gözle görmesini sağlar. Bir mola yerinde kaybolan çocuğu bulma macerası, otobüste organize edilen şarkı yarışması ve kamp alanına giden yanlış bir yola sapmaları sonucunda bir doğa keşfi yapmaları, hem çocukların hem de annenin unutamayacağı anılar yaratır.

Gezinin sonunda, anne hem kendini kanıtlarken hem de çocuklara ilham verir. Oğlu, annesinin sadece "kurallara bağlı" biri olmadığını, aynı zamanda cesur, yaratıcı ve sevgi dolu bir kadın olduğunu fark eder. Kamp gezisi, anne ve oğul arasında daha güçlü bir bağ kurarken, diğer ebeveynlerin gözünde de hayranlık uyandırır. Bu hikâye, aile bağlarının değerini ve cesaretin bazen hiç beklenmedik yerlerde ortaya çıkabileceğini mizahi ve dokunaklı bir şekilde anlatır.