Finn’in talihsizliği peşini bırakmaz; babasıyla birlikte büyük bir heyecanla planladıkları kano gezisi son anda iptal olur ve ardından Berlin’e giden trende çantasını ve biletini çaldırır. Ne tren görevlileri ne de polis, onun çaresizce anlattığı kayıp eşyalarına inanmak ister; Finn kendini yalnız ve umutsuz hisseder. Tam her şeyin kötüye gittiğini düşündüğü anda, hayatına enerjik ve maceraperest Jola girer. Jola’nın neşesi ve kararlılığıyla kısa sürede eski ve paslı bir traktörü ele geçirirler ve kendilerini beklenmedik bir deniz yolculuğunun içinde bulurlar.

Bu heyecan dolu serüvende, ikili sadece doğanın zorluklarıyla değil; küstah bir rocker çetesi, gerçek bir kurt ve sayısız sürprizle karşı karşıya kalır. Yolculuk boyunca hem fiziksel engelleri aşar, hem de birbirlerine güvenmeyi öğrenirler. Kaçakların başından geçen bu renkli ve hareketli macera, dostluğun gücünü, cesaretin sınırlarını zorlamayı ve özgürlük arayışının coşkusunu canlı ve samimi bir şekilde ekrana taşır. Finn ve Jola’nın hikayesi, umut dolu bir kaçışın ve yaşamın beklenmedik güzelliklerinin büyüleyici bir kutlamasıdır.