Jill, geçmişin karanlık gölgesinde yaşamaya çalışan bir genç kadındır. İki yıl önce kaçırılmış, ıssız bir ormanda bir çukurun içine hapsedilmiş ve hayatta kalmak için büyük bir mücadele vermiştir. Mucizevi bir şekilde kaçmayı başaran Jill, yaşadığı bu korkunç olayı kimseye tam olarak kanıtlayamamış, polisin inanmaması yüzünden de kendini yalnız hissetmiştir. Kaçıran adamın izine dair hiçbir şey bulunamamış ve dosya kapanmıştır.

Ancak Jill asla yaşadıklarını unutamaz. Gözlerini her kapattığında, karanlık çukurun soğuk ve rutubetli havasını yeniden hisseder. Normal bir yaşam sürmeye çalışsa da sürekli tetikte yaşamaktadır. Her sokakta, her yüz ifadesinde o adamı arar.

Bir gece eve geldiğinde, kız kardeşi Molly’nin ortadan kaybolduğunu fark eder. Telefonuna ulaşılamıyordur, odasında tüm eşyaları yerli yerindedir fakat Molly’den eser yoktur. Jill’in zihninde tek bir olasılık yankılanır: İki yıl önce onu kaçıran seri katil geri dönmüştür.

Polise koşarak durumu anlatır, ancak karşılaştığı tek şey şüphe ve ilgisizliktir. Geçmişte yaşadığı travmayı kafasında büyüttüğünü ve Molly’nin basitçe bir arkadaşının yanında kalıyor olabileceğini söylerler. Jill’in çaresizliği öfkeye dönüşür.

Kimse ona inanmıyorsa, kendi başına hareket etmekten başka çaresi yoktur. Kendi araştırmasına başlar, her küçük ipucunun peşine düşer. Parçaları bir araya getirdikçe, aslında geçmişte kendisini kaçıran adamın kimliğine çok yaklaştığını fark eder. Ancak bu, aynı zamanda kendisini de tehlikeye daha fazla yaklaştırmaktadır.

Gözleri kararlılıkla dolu Jill, Molly’yi kurtarmak ve bu kez korkunç avcıyı durdurmak için her şeyi riske atacaktır. Fakat zaman hızla tükenmektedir ve Jill’in karşısında sadece katil değil, aynı zamanda kendi korkuları da vardır.