II. Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle birlikte, Amerikan erkekleri savaşa çağrılırken, tüm iş yükü kadınların omuzlarına biner. Bu süreç, beyzbol gibi popüler bir sporu da etkiler; zira tüm sporcular askerlik görevine çağrılır. Sporun devamlılığını sağlamak amacıyla Kızlar Profesyonel Beyzbol Ligi kurulma kararı alınır. İlk başlarda, mini etekleriyle sahada koşuşturan bu kadınlar, toplum tarafından ciddiye alınmaz ve "erkek işi" olarak görülen bir alana adım attıkları için küçümsenir.

Ancak, yıllar geçtikçe bu kadınların azmi ve yetenekleri sahneye çıkar. 11 yıl boyunca verdikleri mücadele, yaşadıkları zorluklar ve elde ettikleri başarılar, Kızlar Profesyonel Beyzbol Ligi'ni tarihte önemli bir yer haline getirir. Bu hikaye, sadece sporun değil, kadınların gücünün ve dayanıklılığının da bir sembolü olarak yankı bulur. Kadın oyuncular, beyzbolun efsanevi geçmişine yeni bir soluk getirirken, kendi kimliklerini ve becerilerini ortaya koyarak toplumsal algıyı değiştirmeye başlar.