Bilim insanları ve askeri yetkililer, dünyanın farklı noktalarında gerçekleşen açıklanamaz felaketlerin ardındaki korkunç gerçeği keşfettiklerinde zamanla yarışan bir mücadele başlar. Dünyanın çekirdeğinin dönmeyi durdurması, gezegenin manyetik alanını hızla zayıflatmış ve doğanın dengesini bozmuştur. Uçaklar aniden irtifa kaybedip yere çakılmakta, devasa fırtınalar kıyıları dövmekte, elektronik sistemler çökmekte ve gökyüzü ölümcül kozmik ışınların tehditi altına girmektedir.

General Thomas Purcell, bu krizle başa çıkabilmek için jeofizikçi Dr. Josh Keyes ve Fransız nükleer fizikçi Dr. Serge Leveque’i Washington’a çağırır. Kapsamlı araştırmalar sonucunda, çekirdeğin hareketinin durmasının küresel ölçekte geri dönüşü olmayan felaketlere yol açacağını doğrularlar. Eğer derhal bir çözüm bulunmazsa, dünya ölümcül radyasyona maruz kalarak kavrulacak ve tüm yaşam yok olacaktır.

Zaman hızla tükenirken, insanlığın tek umudu, çekirdeğin hareketini yeniden başlatacak bir plan geliştirmektir. En iyi mühendisler, bilim insanları ve askeri uzmanlardan oluşan bir ekip, nükleer başlıklı bir operasyonla yeryüzünün derinliklerine inerek çekirdeğe doğrudan müdahale etmeyi hedefler. Ancak bu tehlikeli görev, yalnızca aşılmaz görünen teknik engellerle değil, aynı zamanda insan doğasının en temel korkularıyla da yüzleşmelerini gerektirecektir.

Yolculuk başladığında, ekibin karşısına beklenmedik zorluklar çıkar: Manyetik alanın çökmesiyle meydana gelen yeraltı anomalileri, aşırı basınç altında çökmeye yüz tutan tüneller ve en kötüsü, çekirdekte gerçekleşen beklenmedik değişimler... Dünya yüzeyinde kaos hızla yayılırken, ekibin başarısız olması insanlık için kaçınılmaz bir sona işaret eder.

Bilim, cesaret ve fedakârlığın sınandığı bu heyecan dolu mücadelede, ekip zamana karşı yarışarak dünyayı kurtarmak için son bir şanslarını denemek zorundadır. Ancak, bu yolculuk sonunda, herkesin geri dönmesi mümkün olmayacaktır...