Zaman içinde aralarındaki bağ zedelenmiş, yolları ayrılmış iki kız kardeşin hikayesi... Biri şehirde kariyer peşinde koşan, mantık ve kontrol takıntılı; diğeri ise hayata daha dağınık ve özgür bakan, annelikle boğuşan bir kadındır. Yıllar sonra mecburi bir ziyaret, onları eski bir apartman dairesinde bir araya getirir. Aralarındaki mesafe hâlâ hissedilir; konuşmalar gergin, bakışlar kırgındır. Ama hiçbir şey onları bekleyen dehşete hazırlıklı değildir.

Gecenin bir vakti, yerin derinliklerinden gelen uğursuz bir sarsıntı apartmanı titretir. Sarsıntının ardından bodrumdan gelen tuhaf sesler, geçmişten kalma bir bankanın kasasında bulunan esrarengiz bir kitap ve bant kaydı, cehennemin kapılarını aralar. Kitaptaki lanetli sözler yanlışlıkla yeniden okunur ve apartmanın içine, ölülerin ruhlarını ele geçiren karanlık bir varlık yayılmaya başlar.

İlk kurban bir annedir. Ruhunu yitiren bedeninde şeytani bir güç uyanır ve acımasızca herkese saldırmaya başlar. Kısa sürede, binadaki herkes ya ölmüş ya da o dehşet verici varlık tarafından ele geçirilmiştir. Hayatta kalanlar arasında, iki kız kardeş ve masum bir çocuk kalır.

Artık kişisel dertlere yer yoktur.
Küskünlük, kırgınlık, geçmişin acıları...
Tüm bu duygular yerini tek bir amaca bırakır: Hayatta kalmak.

Kız kardeşler, farklılıklarını bir kenara bırakmak ve içlerindeki gücü keşfetmek zorundadır. Aralarındaki bağ her baltada, her çığlıkta, her karanlık koridorda yeniden inşa edilir. Ancak bu gece, onları sadece hayatta kalmaya değil, geçmişin hayaletleriyle de yüzleşmeye zorlayacaktır.

Kan, bağ, kayıp ve kefaret...
Bu hikâyede yalnızca bedenler değil, ruhlar da parçalanacak.