Bu huzurlu tatil, giderek tırmanan bir gerilimle gölgelenir. İlk başta sıradan bir otel çalışanı gibi görünen genç adam, zamanla ailenin hayatına sinsi bir şekilde dahil olmaya başlar. Onun nazik ve ilgili tavırları, ailenin güvenini kazansa da, zamanla küçük ama rahatsız edici detaylar ortaya çıkar.

Aile, Fransız kırsalının pastoral güzelliğiyle büyülenmiş halde tatilin keyfini sürerken, otel çalışanının giderek daha rahatsız edici bir hal alan ilgisi, huzurlarını bozmaya başlar. Başlangıçta önemsiz gibi görünen olaylar – kaybolan eşyalar, yanlış yönlendirilen mesajlar, bir türlü bulunamayan otel çalışanı – giderek daha tehditkâr bir hâl alır.

Genç adamın gerçek niyetleri yavaş yavaş gün yüzüne çıktığında, aile kendini geri dönülmez bir kâbusun içinde bulur. Ancak artık çok geçtir; izole edilmiş kırsalda, yardım çağırmaları neredeyse imkânsızdır. Tatilin yerini korku alırken, bu masum görünen kaçamak, ailenin hayatta kalmak için zekâlarını ve içgüdülerini kullanmak zorunda kalacakları ölümcül bir mücadeleye dönüşür.