Iris, yıllardır uzak kaldığı babasının ölüm haberini aldığında, ona köhne bir barın miras kaldığını öğrenir. Berlin’e giderek babasının bedenini teşhis eden genç kadın, mirasın detaylarını öğrenmek için avukatıyla buluşur. Ancak avukatın bile bar hakkında bildikleri sınırlıdır—orada yıllarca neler döndüğünü kimse tam olarak bilmemektedir.

İris, barın kasvetli atmosferine adım attığında, burada sadece tozlanmış şişeler ve geçmişin yankılarından çok daha fazlası olduğunu hisseder. Çok geçmeden bodrum katında gizlenen korkunç bir varlıkla karşılaşır: Baghead. Bu yaratık, ölülerin suretini alabilme yeteneğine sahiptir. İnsanlar, kaybettikleri sevdiklerini sadece iki dakikalığına geri getirebilmek için yüksek meblağlar ödemektedir. Babası yıllar boyunca bu yaratığın güçlerini kullanarak kazanç sağlamıştır ve şimdi aynı teklif Iris’in önünde durmaktadır.

Genç kadın, içindeki korkuya rağmen bu mirası kabul eder. İlk müşterisi, karısını kaybetmiş olan Neil olur. Baghead’in gücü sayesinde Neil, özlemle andığı eşini bir kez daha görebilir. Ancak işin bir kuralı vardır: Hiç kimse iki dakikadan fazla süre yaratıkla bağlantıda kalmamalıdır. Süre aşılırsa, geri dönüşü olmayan bir felaket tetiklenebilir.

Iris başta her şeyin kontrol altında olduğunu düşünse de, çok kısa bir süre içinde sınırları zorlayan müşteriler ve merakına yenik düşen insanlar yüzünden dehşet verici olaylar yaşanmaya başlar. Yakın arkadaşı Katie’yle birlikte, Baghead’in gücünün kaynağını anlamaya ve onu kontrol altına almanın yollarını araştırmaya koyulur. Ancak öğrendikleri, onları hayal bile edemeyecekleri bir korkunun içine sürükler.

Baghead’in yalnızca kayıp sevdiklerin suretini almakla kalmadığını, aynı zamanda onları sonsuza dek esir tutabileceğini keşfettiklerinde artık çok geçtir. Şimdi Iris, hem babasının mirasının karanlık gölgesinden kurtulmalı hem de yaratığı sonsuza kadar susturmanın bir yolunu bulmalıdır. Aksi takdirde, barın bodrumundaki dehşet, sadece orada kalmayacak—tüm dünyaya yayılacaktır.