Pasifik Okyanusu'nun en derin noktalarından birinde, uluslararası bir denizaltı gözlem programının ürünü olan ileri teknoloji bir denizaltı, tarih öncesinden kalma korkunç bir yaratık tarafından saldırıya uğrar. Mürettebat, yaralı denizaltının içinde kapana kısılmış bir halde, sonsuz karanlığın ve basıncın hâkim olduğu bir noktada ölüm kalım mücadelesi verirken, yaratığın tekrar saldırma ihtimali korkuyu doruklara çıkarır.

Çinli vizyoner okyanus bilimcisi Dr. Zhang, bu tehlikeli durumu çözmek için geçmişte benzer bir tehditle karşılaşmış olan derin deniz kurtarma uzmanı Jonas Taylor'ı göreve çağırır. Ancak Taylor, bu yaratıkla daha önce karşılaştığı dehşet verici deneyimlerin travmasını hâlâ atlatamamıştır. Dr. Zhang’ın cesur kızı Suyin, babasının bu riskli kararına karşı çıkarken, denizaltının içinde sıkışıp kalmış masum insanların hayatlarını kurtarma sorumluluğu Jonas’ı harekete geçirir.

Denizaltına doğru gerçekleştirilen kurtarma görevinde, Taylor ve ekibi, bu tarih öncesi yaratığın varlığını kanıtlayan ilk canlı gözlem fırsatını yakalar. Bu devasa yaratık, bilinen en büyük köpekbalığı türü olan 23 metre uzunluğundaki Megalodon'dur. İki buçuk milyon yıl önce neslinin tükendiği düşünülen bu korkunç avcı, okyanusun derinliklerinde hayatta kalmayı başarmış ve şimdi yüzeye tehdit oluşturmaktadır.

Taylor ve ekibi, hem denizaltındaki mürettebatı kurtarmaya çalışırken hem de Megalodon'un yaydığı tehlikeyi kontrol altına almak için zamana karşı yarışır. Ancak bu tarih öncesi canavar, doğanın güçleriyle baş edilemeyecek kadar güçlüdür. Kurtarma operasyonu, sıradan bir görev olmaktan çıkıp, insanlığın hayatta kalma mücadelesine dönüşür.

Bu sürükleyici hikâye, okyanusun gizemli ve karanlık dünyasına büyüleyici bir yolculuk sunarken, doğanın gücüne ve insan iradesinin sınırlarına dair heyecan verici bir keşfi gözler önüne seriyor. İnsanlığın teknolojik ilerlemesiyle doğanın ezici gücü arasındaki karşılaşma, izleyicilere unutulmaz bir deneyim yaşatacak.