Rıza Şenyurt, saf ve naif kişiliğiyle tanınan, dünyada neşeyle gezinen bir adamdır. Ancak hayatı, onun bu masum dünyasında beklenmedik bir şekilde değişmeye başlar. Her şeyin düzenli ve öngörülebilir olduğu sanrısıyla yaşayan Rıza, bir Noel mevsiminde, büyük bir yanlış anlamanın ortasında kalır. Kendisini, dünyanın en sorunlu Noel Babası olarak bulur. Ancak bu unvanın ona nasıl verildiğini, ne şekilde bu rolü üstlenmesi gerektiğini hiçbir zaman tam olarak öğrenemez.

Rıza, bir yandan kendi hayatını idame ettirirken, diğer yandan toplumsal değerlerle çatışan bir figür olarak karşımıza çıkar. Çünkü Rıza, Noel Baba’nın kim olduğunu, ne amaçla var olduğunu, hatta onun simgesel önemini bile bilmemektedir. Kendisinin bu efsanevi figürle hiçbir bağının olmadığını düşündüğü bir anda, bir şekilde kendini Noel Baba rolünde bulur.

Yılbaşı gecesi yaklaşırken, Rıza her adımda yeni bir macera yaşar. O, nehir gibi akıp giden hayatın, insanları birbirine bağlayan sihirli anlarının farkında değildir. Sırtında koca bir çuval dolusu oyuncak, elinde ise Noel Baba şapkasıyla sokaklarda koştururken, gözlerinde hiçbir hedef ya da amacın olmadığını görebilirsiniz. Rıza'nın saf bakışları ve düşüncelerinin ardında, aslında derin bir anlam arayışı vardır. Bir yandan Noel Baba'nın misyonunu yerine getirmeye çalışırken, bir yandan da hayatın anlamını ve gerçekliğini sorgulamaya başlar.

Sonunda, Rıza'nın öğrenmesi gereken bir ders vardır: Hayat, insanlar ve çocuklar için gerçek olduğu düşünülen o masum inançlardan, o yalanlardan daha fazla gerçektir. Rıza, bu büyük buluşu hayatı boyunca hatırlayacak, Noel Baba olmanın sadece bir kostüm, bir figür ya da bir illüzyon olmadığını anlayacaktır. Çünkü gerçek, her şeyin ötesindedir ve bazen en saf inançlar, dünyadaki en büyük gerçekleri yansıtır.

Rıza'nın hikayesi, yalnızca bir Noel Baba’nın komik ve trajik hikayesi değil; aynı zamanda saf bir ruhun, hayatın derinliklerini ve gerçek anlamını keşfetme yolculuğudur.