Bir akşam, şehrin kenar mahallerinden birinde yer alan mütevazı bir restoranda işler her zamanki gibi ilerlemektedir. Müşteriler yemeklerini yer, çalışanlar servis yapar, arka planda düşük tonda bir caz müziği çalar. Ancak o gece, bu sıradanlık paramparça olur. Silahlı iki adam restorana girer, bağırarak herkesi yere yatmaya zorlar. Kasaya yönelirler, amaçları basittir: parayı alıp hızla kaçmak.

Ama planladıkları gibi gitmez.

Restoranın sahibi – ellili yaşlarında, hayatı boyunca bu iş için çabalayan, sert bakışlı ve içine kapanık bir adam – birden arka mutfaktan elinde bir av tüfeğiyle çıkar. O an, olayın seyri değişir. Soyguncular neye uğradıklarını şaşırır. Adam önce ikisini de silahsız hale getirir, ardından kimsenin beklemediği bir şey yapar: restoranın kapılarını kilitler, telefonları toplar ve içerideki herkesi – soyguncuları, müşterileri, hatta çalışanlarını – silah zoruyla rehin alır.

Bu artık bir soygun değildir. Kontrolden çıkmış bir adamın elinde sıkışıp kalmış insanlarla dolu bir kapandır.

Restoran sahibi uzun süredir bastırdığı öfkeyi, hayal kırıklığını ve yaşadığı tüm haksızlıkları dışa vurmaya başlar. Hayatı boyunca sessiz kalmış, haksızlıklara katlanmış bir adamın içindeki karanlık artık dizginlenemez haldedir. Herkesin geçmişini sorgular, onları birbirine düşürür, küçük sırları ortaya döker. Müşterilerin birbirlerine olan gerçek duyguları, çalışanların patron hakkındaki dedikoduları, hatta soygunculardan birinin geçmişte onun ailesiyle bağlantısı olduğu bile ortaya çıkar.

Bu, artık bir intikam öyküsü değildir. Bu, insan doğasının en kırılgan ve en tehlikeli hâline açılmış bir kapıdır. İçeridekiler hem kendileriyle hem de birbirleriyle yüzleşmek zorunda kalırken, restoran sahibi kendi içindeki seslerle savaşır. Silah sadece bir araç değildir artık – bir semboldür. Gücü, kontrolü, geçmişin hesaplaşmasını temsil eder.

Saatler geçtikçe ortam giderek daha da paranoyak, boğucu ve gerçeklikten uzak bir hâl alır. Rehineler kimdir, suçlular kimdir; roller giderek bulanıklaşır. Bir yanda kurtulma ümidi, diğer yanda çöküşe sürüklenen bir zihnin altında ezilen hayatlar.

Sonunda ne olur? Restoran açılır mı, yoksa sonsuza dek içeride sıkışmış bir cehenneme mi dönüşür?

Bu, sadece bir silahlı soygunun değil, insan ruhunun en karanlık köşelerine yapılan bir yolculuğun hikâyesidir.