Springfield’a beklenmedik bir ziyaretçi gelir: Ünlü İngiliz mentalist Derren Brown! Kasaba halkı onun gösterisini heyecanla beklerken, işler kontrolden çıkmaya çok yakındır. Gösterinin doruk noktasında, Derren’in sahneye çıkardığı Homer Simpson, hipnoz etkisiyle kendini Noel Baba sanmaya başlar.

Homer, hipnozun etkisiyle kırmızı kostüm ve beyaz sakallı bir "Noel Baba" gibi davranmaya başlar ve tüm kasabaya hediyeler dağıtmak için harekete geçer. Ancak Homer’ın bu “yeni rolü” kısa sürede Springfield’da kaotik ve komik bir zincirleme reaksiyonu tetikler. Marge, durumu çözmek için Derren Brown’la iş birliği yapmaya çalışırken, Lisa, hipnozun Homer’da beklenmedik bir psikolojik etkisi olduğunu fark eder: Homer sadece Noel Baba’yı taklit etmekle kalmaz, kendini gerçekten "mutluluğun elçisi" olduğuna inandırır!

Kasaba halkı da bu "ücretsiz hediyeler" ve iyilik dalgasından memnun olsa da, Homer’ın “neşe saçma çabaları” büyük felaketlere yol açmaya başlar. Barney ren geyiklerini taklit edip şehir içinde koşarken, Moe kendi barını “Elf Kulübü”ne çevirir. Bart ise bu fırsattan istifade, Noel Baba’nın “yaramazlar” listesine herkesi ekleyerek bir tür “kişisel adalet” dağıtmaya kalkar.

Springfield, Homer’ın neşe dolu ama yıkıcı macerasından kurtulmanın yollarını ararken, Derren Brown’ın hipnozu geri çevirme çabaları tam bir sürprizle sonuçlanır. Sonunda, Homer’ın kendisiyle yüzleşmesi gereken bir soru ortaya çıkar: Gerçekten mutluluk sadece hediyelerde mi saklıdır, yoksa biraz da beraber geçirilen anlarda mı?

Hikâye, Springfield’ın kaotik doğasını, Noel ruhunun eğlenceli bir parodisini ve mentalizmin gizemli dokunuşunu birleştirerek kahkaha dolu, absürt ve tatlı bir macera sunar.