Noel gecesi... karla örtülü bir yol... ve asla geri dönüşü olmayan bir karar.

Frank Harrington, her yıl olduğu gibi bu yıl da ailesini Noel yemeği için kayınvalidesinin evine götürmektedir. Karısı, huysuz oğlu ve genç kızıyla birlikte çıktıkları bu tanıdık yolculuk, bu kez farklı bir yöne sapar. Çünkü Frank, ilk kez alıştığı rotayı değiştirmeye, kestirme bir yoldan gitmeye karar verir. Ve bu karar, onu karanlığın, deliliğin ve ölümün tam ortasına sürükleyecektir.

Sislerin arasında beliren ürkütücü bir kadın silueti... Sonsuzluğa uzanan bir asfalt... Giderek daha tanımsız, daha yabancı hale gelen tabelalar... Ailenin içinde bulunduğu araba, sanki bir başka boyuta geçmiştir artık. Ve zaman, mesafe, gerçeklik gibi kavramlar yerle bir olmaya başlar.

İlerledikçe içlerindeki korkular gün yüzüne çıkar, sırlar çatlaklardan sızar. Beyazlar içindeki kadının her ortaya çıkışı bir felaketi haber verirken, Harrington ailesi gittikçe daha çarpık, daha kabusvari bir gerçeğin içine çekilir. Artık yollar geri dönülemez, karanlık yutulamaz hale gelmiştir.

Karanlık mizah, gerilim ve korkunun iç içe geçtiği, atmosferi boğucu bir kâbus deneyimi…
“Yol” (ya da orijinal adıyla “Dead End”), sıradan bir ailenin, sıradışı bir gecede parçalanışını ve kendi cehennemlerinde kayboluşunu anlatan, izleyicisini diken üstünde tutan bir korku yolculuğudur.