Film, Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in zihninin derinliklerine yapılan bir yolculukla başlar ve izleyiciyi, dünyanın en güçlü liderlerinden birinin iç dünyasına doğru bir keşfe çıkarır. Çocukluğundan günümüze, yaşamında etkili olan travmalar, hayatta kalma mücadelesi ve iktidara ulaşma yolundaki zorluklar, onun hem insanlık dışı hem de insani yönleriyle tanışmamızı sağlar.

Filmde, Putin’in çocukluk yıllarına dönülür ve özellikle Sovyetler Birliği'nin çöküşü sonrası yaşadığı derin travmalar gözler önüne serilir. Yalnızlık, korku, zorluklarla geçen bir çocukluk ve savaşa tanıklık ettiği yıllar, Putin’in kişiliğini şekillendirir. O dönemler, zihninde bir tür paranoya yaratır. O günden bugüne, güç ve kontrol arzusu, ona korkusuz bir lider gibi görünmesine yol açar. Fakat bu gücün temeli, savunmasız ve kırılgan olduğu anlarla örülüdür.

Film boyunca, Putin’in politik kararlarını alırken duyduğu derin yalnızlık, çevresindeki herkese duyduğu güvensizlik ve sürekli tehdit altında olma hissi ortaya çıkar. Bir insanın gücünü artırmak için insanlığından ne kadar ödün verebileceği sorusu, filmde sürekli bir içsel çatışma olarak işler. Gücünü korumak için verdiği tavizler, hayatındaki en savunmasız anları derinlemesine ele alır.

Zihninde yaşadığı karmaşa, paranoia ve içsel çatışmalar, Putin’in politik kararlarını şekillendirirken dışarıya yansıyan sertlik ve sert görüntüsünün ardında aslında ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne serer. En güvendiği dostlarıyla bile kurduğu ilişkilerin ne kadar incelikli ve zayıf olduğu ortaya çıkar.

Film, Putin'in içsel dünyasına, iktidar hırsı ve insanlık arasındaki dengeyi kurmaya çalışırken yaşadığı duygusal ve psikolojik mücadelelere odaklanır. Yönetmen, Putin’i hem bir lider hem de bir insan olarak gözler önüne sererken, izleyiciyi liderin sadece bir figür değil, içindeki korku, güvensizlik ve travmalarla şekillenen bir insan olarak daha derinden anlamaya davet eder.