ABD ve Rusya'nın biyoterörizmle mücadele kapsamında ortak yürüttüğü gizli operasyon, dünya üzerindeki en tehlikeli biyolojik silahların izini sürmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda, deneyimli federal ajan Leon S. Kennedy, biyolojik silahların kullanıldığına dair istihbarat alınan Doğu Slav Cumhuriyeti'ne gönderilir. Ülke, siyasi istikrarsızlık ve iç savaşla parçalanmış durumdadır. Çatışmaların arasında yerel halk, sadece savaşın yıkıcı etkileriyle değil, aynı zamanda ölümcül bir virüsün yayılmasıyla da karşı karşıyadır.

Leon, bölgeye gönderildiğinde kendisini korkunç bir tablo içinde bulur. Şehirler terk edilmiş, köyler harap olmuştur. Yolculuğu sırasında karşılaştığı canlılar artık insanlıktan çıkmış yaratıklar olarak karşısına çıkar. Her adımda daha da zorlaşan görev, onu hem siyasi güçlerin çıkar çatışmalarının ortasına hem de bilinmeyen düşmanların kurduğu ölümcül tuzaklara sürükler.

Ancak Leon’un görevine devam etmesi uzun sürmez. ABD hükümeti, uluslararası gerilimi artırmamak adına Leon’u acil olarak geri çağırma kararı alır. Ancak, Leon gördükleri karşısında bu emri kabul edemez. Yıllardır biyoterörizme karşı verdiği mücadele ve masum insanları koruma içgüdüsü, onu geri dönülmez bir karar almaya iter. Emirleri yok sayarak, gerçekleri açığa çıkarmak ve biyolojik felaketin arkasındaki karanlık güçleri ortaya çıkarmak için Doğu Slav Cumhuriyeti’nde kalmaya karar verir.

Leon’un araştırmaları derinleştikçe, karşı karşıya olduğu tehlikenin boyutu daha da korkutucu hale gelir. Bu sadece bir biyoterör saldırısı değildir; arkasında, uluslararası bir komplo ve kâr uğruna insan hayatlarını hiçe sayan karanlık güçler vardır. Her köşe başında pusuda bekleyen mutant yaratıklar ve sürekli izlenme hissi, Leon’u hem fiziksel hem de zihinsel sınırlarının ötesine zorlar.

Yerel direniş güçleriyle iş birliği yapmak zorunda kalan Leon, hem kendisini korumak hem de gerçeği açığa çıkarmak için aklını ve yeteneklerini en üst düzeyde kullanmalıdır. Ancak zaman daralmaktadır. Her an, salgının daha da yayılma tehlikesi ve ardındaki sorumluların kaçma ihtimali, onu daha büyük bir trajediye doğru sürüklemektedir.

Leon S. Kennedy’nin bu ölüm kalım savaşı, sadece biyoterörizmi durdurma mücadelesi değil, aynı zamanda gerçeği arayan bir adamın kararlılığının hikayesidir. Emirleri hiçe sayarak doğru olanı yapma çabası, onu bir kahraman ya da hain olarak tarihe geçirecektir.