Fanny ve Jean, dışarıdan bakıldığında mükemmel bir hayat süren, imrenilen bir çifttir. Kariyerlerinde zirveye ulaşmış, Paris’in en prestijli semtlerinden birinde, kusursuz bir apartman dairesinde yaşamaktadırlar. Çevrelerindeki herkes onların mutluluklarını sorgusuz kabul eder; Fanny ve Jean, birbirlerine hâlâ âşık gibi görünmektedir. Ancak bu mükemmel tablo, Fanny’nin bir gün tesadüfen eski bir lise arkadaşı olan Alain ile karşılaşmasıyla sarsılır.

Alain, Fanny’nin gençlik yıllarındaki masum heyecanlarını, unutulmuş arzularını ve yaşanmamış ihtimalleri hatırlatan bir figür olarak karşısına çıkar. Önceleri masum görünen bu buluşmalar, zamanla yoğun bir duygusal çekime dönüşür. Fanny, geçmişiyle bugünü arasında sıkışırken, Alain ile geçirdiği her an, içinde derin bir boşluğu doldurduğunu hissettirir.

Jean ise, Fanny’nin hayatındaki bu değişimi sezinlemeye başlar. Kusursuz görünen evlilikleri, küçük ama giderek büyüyen çatlaklar vermeye başlar. Fanny, yıllardır inşa ettiği konforlu hayatı ve içindeki bastırılmış duygular arasında giderek daha büyük bir ikileme sürüklenir. Peki, gerçekten mutlu olduğu hayat bu mudur, yoksa içten içe farklı bir hayatın hayalini mi kurmaktadır?

Zaman ilerledikçe, bu yasak yakınlaşma sadece Fanny'nin değil, Jean ve Alain'in de hayatlarını geri dönülemez şekilde değiştirecek bir fırtınaya dönüşecektir.