Atomic Blonde (2017), Soğuk Savaş’ın son günlerinde Berlin’de geçen, yüksek tempolu ve stilize bir aksiyon-gerilim filmidir. Başrolde Charlize Theron’un canlandırdığı MI6 ajanı Lorraine Broughton, hem zekası hem de ölümcül becerileriyle tanınan seçkin bir suikastçıdır.

1989 yılında, Berlin Duvarı yıkılmak üzereyken, istihbarat dünyası da kaotik bir hale gelmiştir. MI6, bir ajanın öldürülmesi ve ajanlar listesinin çalınması üzerine Lorraine’i Berlin’e gönderir. Görevi, listede yer alan kimliklerin Sovyetler’in eline geçmesini engellemek ve hainin kimliğini ortaya çıkarmaktır.

Lorraine, Berlin’de karanlık, çift taraflı oynayan ve güvenilmesi zor ajanlarla dolu bir ortamda, yerel istasyon şefi David Percival (James McAvoy) ile beraber çalışmak zorunda kalır. Ancak Percival’in kendi ajandası vardır ve Lorraine kime güvenebileceğinden emin değildir. Film ilerledikçe olaylar daha da karmaşık hale gelir; ihanet, şiddet ve ters köşeler birbirini izler.

Çarpıcı dövüş koreografileri, 80’lerin Berlin’ini yansıtan neon ışıklı atmosferi ve dönemin ikonik müzikleriyle dikkat çeken Atomic Blonde, klasik casus filmlerinin karanlık tonunu modern aksiyonla birleştiren stilize bir yapım olarak öne çıkar. Charlize Theron’un fiziksel performansı ise filmin en çok övgü toplayan yönlerinden biridir.