Mehmet, İstanbul'da bir üniversite öğrencisidir ve hayatı, öğrenci olmak dışında fazla bir şey ifade etmez. Bir gün, sıradan bir akşam, dinlemek için açtığı bir radyo programı, onu beklenmedik bir şekilde derinden etkiler. Radyo programının sunucusu, genç bir kızdır ve dinleyicilere aşk hakkında konuştuğu samimi, duygusal ve içten sözleri, Mehmet’in kalbinde silinmez bir iz bırakır. Kızın sesi öylesine etkileyicidir ki, adeta bir büyüye kapılmış gibi hisseder. Sözlerinin ardında bir hüzün, bir umut ve bir tutku vardır; hepsi bir arada, sanki sadece onun için konuşulmuş gibidir.

Bu gizemli sesin kim olduğunu öğrenmeye karar verir. Ancak tek bir ipucu vardır: Kız, Antalya’da bir otelde staj yapmaktadır ve adı Deniz’dir. Mehmet, bu az bilgiyle, sesin sahibini bulmak için harekete geçer. Tek başına cesaret edemeyecek kadar çekingen olduğu için, en yakın arkadaşı Çetin’i de yanına alır. Çetin, her zaman neşeli ve maceraya atılmaya yatkın biridir. Mehmet ona durumunu anlatınca, Çetin hemen kabul eder. Birlikte Antalya'ya doğru yola çıkarlar.

Yolculuk boyunca Mehmet, Deniz’i bulma arzusuyla dolup taşarken, Çetin sürekli olarak onun dikkatini dağıtıp, gülüp eğlenmeye çalışır. Ama Mehmet’in aklı sadece o gizemli sesin peşindedir. Antalya’ya vardıklarında, şehirdeki her oteli, her köşeyi aramaya karar verirler. Deniz hakkında bildikleri sadece otelde staj yaptığı ve isminin Deniz olduğudur. Bu kadar az bilgiyle ne kadar başarıya ulaşabileceklerini bile bilmiyorlar, ama Mehmet’in içinde bir umut ışığı yanmaktadır.

Zaman ilerledikçe, Antalya’nın sıcak havası ve güzel manzaraları, onları bir yandan rahatlatırken bir yandan da işlerini zorlaştırır. Fakat Mehmet, Deniz’in sesinin hala kulaklarında çaldığını hissederek, pes etmeden arayışına devam eder.