Bea ve Ben, ateşli bir ilk randevunun ardından birbirlerine oldukça çekici gelmişlerdi. Ancak, zamanla, ilişkilerindeki tutku yerini bir tür soğukluğa bıraktı. Her ikisi de, ilişkilerinin aslında nereye gittiğini veya nereye gitmesi gerektiğini anlayamadı. Birbirlerine karşı olan tutkuları bir şekilde kaybolmuştu ve ilişkileri, sadece bir çiftmiş gibi davranmaktan ibaret gibi görünüyordu.

Ancak, beklenmedik bir şekilde, Avustralya'daki bir düğünde yeniden karşılaştılar. İlk başta, ikisi de karşılaşmanın tuhaf bir tesadüf olduğunu düşündüler, ancak etraflarındaki diğer insanların beklentileri, onları bir çift gibi davranmaya itti.

Bea ve Ben, diğer misafirlerin önünde birbirlerine sıcak gülücüklerle bakmaya ve samimi jestlerde bulunmaya başladılar. Dışarıdan bakıldığında, mükemmel bir çift gibi görünüyorlardı. Ancak, aralarındaki gerçek duyguları, bu oyunun ne kadar zor olduğunu anlatıyordu.

Her ikisi de birbirlerinden nefret etmiyorlardı, ama ilişkileri o ilk ateşli randevudaki gibi de değildi. Artık birbirlerine karşı duygularını belirgin bir şekilde ifade etmiyorlardı. Bunun yerine, toplumun ve diğer insanların beklentilerine uygun bir şekilde davranıyorlardı.

Zamanla, bu oyunun sürdürülmesi zorlaştı. Her ikisi de gerçek duygularını bastırmaya çalışırken, içlerinde bir tür gerginlik ve rahatsızlık hissetmeye başladılar. Ancak, dışarıya karşı mükemmel bir çift gibi davranmaya devam ettiler.

Sonunda, birlikte geçirdikleri zamanın sona ermesiyle, Bea ve Ben tekrar kendi yollarına gittiler. Ancak, birbirlerine olan hisleri ve ilişkilerinin karmaşıklığı hala oradaydı. Belki de bir gün, gerçek duygularını ifade etmek ve ilişkilerindeki bu karmaşıklığı çözmek için bir fırsat bulacaklardı.