Film, acımasız bir okul müdürünün hem karısı hem de metresi tarafından dikkatlice planlanıp uygulanan cinayet komplosu etrafında şekilleniyor. İki kadın, müdürün hayatını sona erdirmek için titizlikle hazırlanmış stratejik bir planı hayata geçirir; plan, müdürün cesedinin belirli bir yerde bırakılması ve ardından bu cesedin kaybolmasıyla adeta kusursuz bir şekilde ilerler. Her şey planlandığı gibi giderken, müdürün ortadan kaybolması, olayları beklenmedik bir yola saptırır.

Planın ardından, emekli bir polis müfettişi, müdürün gizemli kayboluşunu merak ve hevesle araştırmaya başlar. Müfettişin bu yoğun araştırması, olayların ardındaki gerçekleri ortaya çıkarmaya yönelik ciddi bir tehdit oluştururken, iki kadının üzerinde yoğun psikolojik baskı ve suçluluk duygusu birikmeye başlar.

Kendilerini bir yandan işledikleri suçun ağı altında ezilirken, diğer yandan da müfettişin soruşturmaları ve ortaya çıkan ipuçları, kadınları geçmişte yaptıkları hataları ve işledikleri suçu sürekli olarak hatırlatır. Bu durum, hem onların ruhsal dengelerini sarsar hem de aralarındaki ilişkide çatlaklar oluşturur.

Film, suç ve adalet arasındaki ince çizgiyi, planlanan cinayetin ardından yaşanan beklenmedik gelişmeleri, psikolojik baskı altında ezilen karakterlerin içsel dünyalarını ve emekli müfettişin olayın peşindeki kararlı araştırmasını derinlemesine ele alıyor. Sonuçta, planlandığı gibi giden bir cinayetin bile, soruşturmanın ve vicdanın yarattığı baskı altında ne kadar kolay altüst olabileceği çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriliyor.