Belgesel yapımcısı Erica Shaw, kamuoyundan uzak bir hayat süren, servetini gölgeler arasında büyüten yaşlı milyoner Campbell Bradford hakkında bir belgesel çekmek üzere görevlendirilir. İlerlemiş yaşı ve ağır hastalığı nedeniyle son günlerini yaşayan Bradford, geçmişi hakkında konuşmaya isteksizdir. Ancak Shaw, bu gizemli adamın hikâyesini açığa çıkarmaya kararlıdır.

Bradford’un memleketine doğru yola çıktığında, onu sessiz, içine kapanık bir kasaba karşılar. Kasaba halkı, Bradford’un adını duyunca ya konuşmaktan kaçınır ya da düşmanca tepkiler verir. Bu durum, Shaw’un içindeki araştırmacı ruhu daha da kamçılar. Arşivler, eski gazeteler ve kasaba sakinleriyle yapılan röportajlar sonucunda, Bradford’un geçmişine dair rahatsız edici ipuçları ortaya çıkmaya başlar.

Campbell Bradford, sadece bir milyoner değil, aynı zamanda yıllar önce kasabada yaşanan birtakım kayıpların, trajik olayların ve örtbas edilmiş suçların merkezinde yer alan bir figürdür. Shaw araştırmasını derinleştirdikçe, kasaba halkının neden onun geçmişini gömmek istediğini daha iyi anlar. Ancak gerçekleri açığa çıkarmak, onun için giderek daha tehlikeli bir hal alır. Şüpheli kazalar, kaybolan belgeler ve tehditler, birilerinin bu hikâyenin gün yüzüne çıkmasını engellemek için her şeyi göze aldığını gösterir.

Shaw, belgeselinin sadece bir adamın hayat hikâyesinden ibaret olmadığını, aynı zamanda karanlık sırlarla dolu bir kasabanın vicdan muhasebesi olacağını fark eder. Artık geri dönüş yoktur. Ya sonuna kadar gidip tüm gerçeği açığa çıkaracak ya da sonsuza dek susturulacaktır.