Amerikalı sosyal psikolog Ben Monroe, kasvetli bir taşra kasabasında gerçekleşen korkunç bir olayı çözmek için derinlere iner. Yerel bir tarikatın gölgesinde şekillenen bu olay, yalnızca Ben’in mesleki kariyerini değil, aynı zamanda kendi iç huzurunu da tehdit etmektedir. Tarikatın karanlık ritüelleri ve üyelerinin sarsıcı sırları, Ben’i hem zihinsel hem de duygusal sınırlarının ötesine taşır.

Bu sırada, Ben’in genç kızı, yeni taşındıkları bu kasabada gizemli ve çekici bir çocukla tanışır. Bu ilişki, başta masum bir dostluk gibi görünse de zamanla kasabanın karanlık sırlarıyla iç içe geçmiş karmaşık bir bağa dönüşür. Kızının davranışlarındaki değişim ve bu çocuğun üzerindeki esrarengiz etki, Ben’i hem bir baba hem de bir araştırmacı olarak zor bir ikilemle karşı karşıya bırakır.

Araştırma derinleştikçe, Ben Monroe hem tarikatın dehşet verici gerçekleriyle hem de kızını koruma konusundaki çaresizliğiyle yüzleşir. Tarikatın etkisinin, yalnızca kasaba halkıyla sınırlı kalmayıp, kızının hayatına ve kendi ailesine de sızmış olabileceği korkusu giderek büyür. Ben, bu gizemi çözmenin yalnızca kasabayı değil, ailesini de kurtarmanın anahtarı olduğunu fark eder.

Bu gerilim dolu hikaye, bir babanın karanlık bir gerçekliğe karşı verdiği mücadelenin yanı sıra, masumiyetin ve inancın nasıl tehlikeli boyutlara taşınabileceğini etkileyici bir şekilde işler. Ben Monroe, hem bilimsel yöntemlere hem de içgüdülerine tutunarak, ailesini ve kendisini bu karanlıktan kurtarmanın bir yolunu bulabilecek midir?