Ayrı düşmüş kardeşler, annelerinin cenazesi için evlerine dönerler ve hem duygusal bir yükle hem de büyük bir beklentiyle, annelerinin mirasını almak için toplanmışlardır. Ancak, geri döndüklerinde, her şeyin göründüğü gibi olmadığını fark ederler. Annelerinin öldüğü gün, onlara bırakacağı mirası almak için yapmaları gereken bir şey vardır: Ebeveynlerinin geniş malikanesinde, tüm mülkün tapusunun gizlendiği bir yer vardır ve anneleri, bu tapuyu bulmalarını sağlamak için onlara son bir sınav bırakmıştır.

Ev, yıllardır terkedilmiş ve bakımsız bir durumda olup, içerisi hem unutulmuş hatıralarla dolu hem de karanlık sırlarla örtülüdür. Kardeşler, her bir odanın ve her bir karanlık köşenin, onları bu hazineye bir adım daha yaklaştıracak şekilde dikkatlice incelenmesi gerektiğini fark ederler. Ancak işler yolunda gitmez; bu sadece bir miras meselesi değildir. Annelerinin geçmişi, tüm aileyi saran gizemli ve kasvetli sırları ortaya çıkaracaktır.

Kardeşlerin arasındaki gerginlik, yıllar süren ayrı kalmışlık ve çözülmemiş hesaplaşmalar, bu mücadeleyi daha da karmaşık hale getirir. Mirası almak isteyen herkesin kendince bir nedeni vardır: Biri hayatını yeniden kurmak istiyor, diğeriyse tüm çocukluk travmalarını aşmayı... Ve herkesin birbirine karşı beslediği sırlar, ilişkilerini daha da karmaşıklaştırır.

Ancak, tapu sadece bir sembol olabilir. Kardeşler, annelerinin son dileğini yerine getirmek ve tüm ailesini aralarındaki çekişmeden kurtarmak için geçmişle yüzleşmek zorundadırlar. Sırlar gün yüzüne çıkarken, aile bağları test edilecek ve en büyük ödül, belki de tapudan çok, birbirlerine karşı hissettikleri gerçek bağ olacaktır.

Tapu, sadece bir başlangıçtır ve bu yolculuk, onları sadece mirasa değil, aynı zamanda kendi içsel çatışmalarına da götürecektir. Hem kardeşler arasındaki ilişkiyi hem de geçmişin ağır yükünü kaldırmak zorunda kalacaklardır.