Yerel efsaneler, Gölün Hanımefendisi'nin, gölün sınırlarına giren her erkeği alacağını söyler. Bu gizemli hikaye, nesiller boyunca korku ve saygıyla anlatılagelmiş, bölge halkı arasında derin bir tedirginlik yaratmıştır. Ancak genç bir Yerli Amerikalı kadın için bu efsane yalnızca bir korku masalı değil, aynı zamanda trajik bir gerçeğin gölgesidir. Kardeşi, gölde kaybolmuş ve geri dönmemiştir.

Kadın, kardeşini kaybetmenin acısını taşırken, gölün karanlık sırlarını açığa çıkarmaya kararlıdır. Cesaretini toplayarak, efsanenin ardındaki gerçeği öğrenmek için gölün tehlikeli sularına yaklaşır. Ancak bu sadece bir arayış değil, aynı zamanda geçmişle, yasla ve korkularıyla yüzleşmesi gereken bir yolculuktur. Her dalga, kardeşinin kayboluşuyla ilgili yeni ipuçları taşırken, gölün kalbindeki karanlık gerçeğin düşündüğünden çok daha karmaşık olduğunu fark eder.

Gölün çevresinde yaşayan yaşlıların anlattığı eski hikayelerden ipuçları toplayarak, kadim bir lanetin ve bu laneti koruyan doğaüstü bir varlığın izlerini bulur. Gölün derinliklerindeki sırların, yalnızca erkeklere değil, insanlığın en karanlık yönlerine ayna tuttuğunu keşfeder. Göl, sadece bir tuzak değil, aynı zamanda bir sınavdır.

Kadının kararlılığı, yalnızca kardeşinin kaderini öğrenmekle sınırlı değildir. O, bu laneti sona erdirmek, gölün ruhunu özgür bırakmak ve topluluğunun üzerindeki gölgeyi kaldırmak ister. Ancak gölün sırlarını çözmek, yalnızca cesaret değil, aynı zamanda fedakarlık gerektirecektir.