1989 Tour de France’ın efsanevi hikayesi, sadece bir bisiklet yarışından çok daha fazlasıydı. Bu, spor tarihine altın harflerle yazılan, azmin, ihanetin ve insan ruhunun en derin mücadelelerinin öyküsüydü. Amerikan bisikletçi Greg LeMond, çocukken yaşadığı travmatik olayların gölgesinde büyümüş, kariyerinin zirvesine ulaşırken ihanete uğramış ve neredeyse hayatına mal olacak bir kaza geçirmişti. Ancak o, tüm bu engellere rağmen pes etmedi.

O yıl, LeMond’un kariyerindeki en büyük meydan okuma, yarışın son gününe kadar süren amansız bir mücadeleydi. Spor dünyasının gördüğü en çekişmeli ve heyecan verici finallerden biri yaşanırken, LeMond, tarihin en büyük geri dönüşlerinden birine imza attı. Yalnızca 8 saniyelik farkla kazandığı zafer, tüm dünyaya ilham veren bir hikayeye dönüştü.

Bu destansı yarış, sadece bir şampiyonun değil, insan iradesinin sınırlarını zorlayan bir adamın hikayesiydi. Betrayal, ölüm ve kişisel şeytanlarıyla yüzleşen Greg LeMond, pes etmemenin ve umudunu kaybetmemenin ne demek olduğunu tüm dünyaya gösterdi.